Uygulamamızı ziyaret ederek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
İspanya ve Portekiz’de yaşanan geniş çaplı elektrik kesintileri, Avrupa’nın enerji güvenliğini yeniden tartışmaya açtı. Avrupa elektrik ağına bağlı ülkeler arasında yer alan Türkiye de potansiyel risk grubunda değerlendiriliyor. Enerji uzmanları, 2015 yılında yaşanan büyük kesintinin tekrarlanması halinde günlük yaşamın her alanının ciddi biçimde etkilenebileceği uyarısında bulunuyor.
İspanya’da geçtiğimiz ay yaşanan geniş çaplı elektrik kesintilerinin ardından bu kez ülke genelinde mobil hatlar ve internet bağlantılarında ciddi aksamalar yaşanıyor. İspanyol basınında yer alan haberlere göre, yaşanan teknik aksaklık, ülkenin en büyük telekomünikasyon firmalarından Telefonica’nın gerçekleştirdiği bir ağ güncellemesinin ardından ortaya çıktı. Şirkete bağlı Movistar ve O2 operatörleri, ülke genelinde fiber optik kablolarda meydana gelen arıza nedeniyle sistemsel sorunlar yaşandığını duyurdu.
Türkiye, son büyük kesintisini 31 Mart 2015 Salı günü yaşadı. Sabah saatlerinde başlayan arıza, ülke genelinde 80 ilde elektriğin kesilmesine neden oldu. Yalnızca Van ili kesintiden etkilenmedi. Yaklaşık 76 milyon kişi doğrudan veya dolaylı olarak etkilenirken, metro, tramvay ve tren seferleri durdu, sanayi üretimi aksadı ve birçok iş yeri faaliyetlerini geçici olarak durdurmak zorunda kaldı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, kesintinin ana nedenini iletim hattındaki bir arıza ve ardından koruma sistemlerinin devreye girmemesi olarak açıklamıştı. Kesinti süresince yaklaşık 70 milyon dolarlık üretim kaybı yaşandığı tahmin edilmişti. O dönemki kesinti, Avrupa Enerji Birliği’nin raporlarına da yansıdı ve enterkonnekte sistemde yaşanan frekans kaybı zincirlemesi olarak değerlendirildi.
Frekans dengeleme sistemleri ve acil durum senaryoları doğrultusunda ulusal şebekede kritik düzenlemelerin yapılmış olduğu belirtiliyor. Bu noktada öne çıkan bir diğer stratejik unsur ise enerji depolama teknolojileri olarak karşımıza çıkıyor. Elektrik üretiminin talebe göre anlık olarak karşılanamadığı durumlarda batarya ve enerji depolama sistemleri, şebekeyi dengeleyerek arz sürekliliği sağlıyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarının artmasıyla birlikte depolama sistemlerinin önemi daha da artmış durumda. Bu sistemler, hem ani kesintilere karşı tampon görevi görüyor hem de elektrik şebekesinin esnekliğini artırıyor.
Türkiye, son yıllarda enerji depolama yatırımlarına hız verdi. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), 2022 yılında aldığı kararla, yenilenebilir enerji santrallerine entegre edilecek depolama sistemlerine lisans verilmesini mümkün kıldı. Bu kararla birlikte, yatırımcılara hibrit santral kurma imkânı tanınarak sistem esnekliği artırıldı.
2023 itibarıyla EPDK’ya yapılan başvurular sonucunda:
Bu yatırımlar, yalnızca kesintilere karşı değil, aynı zamanda karbonsuz enerji geçişinde de Türkiye’nin elini güçlendiren adımlar olarak değerlendiriliyor
Enerji uzmanları, kesinti riskini minimuma indirmek için sadece üretim değil, iletim, dağıtım ve depolama yatırımlarının da kararlılıkla sürdürülmesi gerektiğini vurguluyor. Ayrıca, akıllı şebeke sistemleri, erken uyarı mekanizmaları ve kamu-özel iş birliğiyle yürütülecek dijital altyapı geliştirme projeleri de enerji arz güvenliğinin temel unsurları arasında yer alıyor.
Haber Merkezi: Melisa Altuntaş