Ekonomist Levent Işık, son dönemde Türkiye’de bireylerin altına yönelişinin artık sadece bir yatırım tercihi olmadığını, toplumsal ölçekte gelişen bir finansal refleks haline dönüştüğünü belirtti. Açıklanan son veriler, bu eğilimin ulaştığı boyutu net biçimde ortaya koyuyor.
Bireysel yabancı para mevduatlarının yaklaşık %50’sinin altın hesaplarında tutulduğunu vurgulayan Işık, bunun yaklaşık 78 milyar dolarlık bir büyüklüğe karşılık geldiğini ifade etti. Bu rakamın, özel sektörün bankalardaki toplam döviz varlığına yakın bir değere işaret ettiğine dikkat çekti.
SON 4 HAFTADA ALTIN HESAPLARINA 6,1 MİLYAR DOLAR AKTI
Ekonomist Levent Işık’ın değerlendirmesine göre, sadece 14 Kasım haftasında gerçek kişilerin altın hesaplarında yaşanan net artış 2,3 milyar dolar olarak kayıtlara geçti. Son dört haftalık dönemde ise bu artışın 6,1 milyar doları aştığı ifade edildi. Bu artışın yalnızca bankalardaki altın hesaplarını kapsadığını belirten Işık, vatandaşların “yastık altı” olarak tabir edilen fiziki altın varlığının ise 300 ila 400 milyar dolar seviyesinde tahmin edildiğini, ancak bu iki alanın şu an için birbirinden tamamen bağımsız olduğunu vurguladı.
“ALTIN ARTIK SADECE BİRİKTİRİLMİYOR, BEKLENTİ VE GÜVENSİZLİĞİN GÖSTERGESİ”
Işık’a göre, bankalardaki altın hesaplarındaki bu hızlı büyüme yalnızca bir tasarruf eğilimiyle açıklanamaz. Bu birikim, aynı zamanda bireylerin geleceğe dair kaygılarını, ekonomik belirsizlik algısını ve güven arayışını yansıtıyor. Yani altının yükselen payı; ekonomik beklenti, psikoloji ve güven meselesinin birleştiği bir tabloya işaret ediyor.
BANKALARDAKİ ALTIN EKONOMİDE ATIL DURUMDA
Köşe yazısında dikkat çekilen bir diğer önemli nokta ise bankalardaki altın mevduatlarının şu an için ekonomiye doğrudan bir katkı sağlamadığı yönünde. Işık, bankaların bilançolarında yükümlülük olarak tutulan altınların, pasif şekilde beklediğini ve bu haliyle üretime, yatırıma ya da istihdama katkı sunamadığını dile getirdi.
ALTIN NASIL EKONOMİYE KAZANDIRILABİLİR?
Ekonomist Işık, bankalardaki altın varlığının sisteme kazandırılması için uygulanabilecek yöntemleri şöyle sıraladı:
1. TCMB ÜZERİNDEN ALTIN SWAP MEKANİZMASI
Bankaların topladıkları altını TCMB’ye vererek karşılığında TL likidite almaları mümkün. Bu likidite, yalnızca yatırım ve ihracat amaçlı kredilerde kullanılmalı.
“Bu kaynak asla bireysel tüketim kredilerine dönüşmemeli. Amaç üretim, teknoloji ve katma değerli ihracat olmalı” uyarısında bulundu.
2. ALTIN TEMİNATLI TAHVİL MODELİ
Altın karşılığında çıkarılacak tahvillerle bankalara uzun vadeli ve düşük maliyetli fonlama sağlanabilir. Bu yöntemle altın, doğrudan finansal piyasaya entegre edilebilir.
3. ALTIN HESAPLARININ TL ENSTRÜMANLARA DÖNÜŞTÜRÜLMESİ
KKM benzeri ancak daha rasyonel bir modelle, altın hesaplarının bir bölümü TL bazlı yatırım araçlarına aktarılabilir. Devletin belirli ölçüde garanti vermesi de bu süreci hızlandırabilir.
4. ALTIN TOKENİZASYONU (DİJİTAL ALTIN VARLIKLARI)
Blokzincir altyapısıyla altın hesaplarının dijital token’a dönüştürülmesi, bu varlıkların reel sektör kredilerinde teminat olarak kullanılmasını mümkün hale getirebilir. Ayrıca SPK düzenlemesiyle, altın fonlarının bir kısmı doğrudan reel sektör tahvillerine yönlendirilebilir.
IŞIK: “BU KAYNAK KOBİ’LERE YÖNELMELİ, BÜYÜK FİRMALARA DEĞİL”
Işık, oluşturulacak finansman modelinin özellikle KOBİ’leri desteklemesi gerektiğini vurguladı. Aksi halde kaynakların, zaten teminat gücü olan büyük şirketlere aktarılacağını ve bunun ülke ekonomisi açısından fırsat kaybına dönüşeceğini ifade etti. Bu sürecin devlet tarafından yakından izlenmesi, ölçülmesi ve verimlilik temelli yönetilmesi gerektiğini belirtti.
Haber Merkezi: Melisa Altuntaş