anani kanguru gibi ziplatip sikiyorum

Av. Süleyman ÇETİN: Barolara Dokunmayın !

Av. Süleyman ÇETİN, "Ülkemiz gündemi öyle hızlı değişmekte-değiştirilmektedir ki, başka bir ülkede bunun benzerini göremezsiniz. Pandemi (covid19) sürecini tam atlatmaya başlamıştık ki, ülke gündemine hızlıca Baroların seçim yöntemlerini ve kuruluşlarını değiştirmek amacıyla Avukatlık Kanunu gündeme getirilmiştir" dedi.
 Tarih: 05-06-2020 10:48:08
Av. Süleyman ÇETİN: Barolara Dokunmayın !

Süleyman Çetin yaşanan süreci şöyle değerlendirdi:

 

İktidarlar güçlerini yitirmeye başladığında, gücünü korumak ve iktidarda kalabilmek amacıyla elindeki “kanun yapma” gücü ile iktidarlarını sürdürmeye çalışırlar. Ama unutmamak gerekir ki, iktidarları kanun değil hukuk korur. Türkiye bir KANUN DEVLETİ DEĞİL, HUKUK DEVLETİDİR! Demokratik ülkelerde iktidarları denetlemenin en önemli unsurlarından birisi de örgütlenmiş meslek kuruluşları ve STK’lardır. İktidarlar yaptıkları yanlışların, hukuk devletine aykırı davranışların yüksek sesle dile getirilmesini, eleştirilmelerini hazmedemedikleri zaman onların seslerini kısmaya ve baskı altına almaya çalışırlar. Bu gün ülkemizde Avukatlık Kanunu’nda tam da yapılmak istenilen budur. 

 

Öncelikle belirtmek gerekir ki; Avukatlık Kanun tasarısı hiçbir baronun ve baroların üst kuruluşu olan Türkiye Barolar Birliği ‘nin, Üniversitelerin, akademisyenlerin vb. görüşü alınmaksızın Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde hazırlanmaktadır. Anayasa tarafından düzenleme altına alınmış bir meslek kuruluşu olan baroların en önemli görevleri arasında;  hukukun üstünlüğünü, sosyal hukuk devletini, insan haklarını savunmak ve korumak olan baroların bu etkinlikleri yok edilmeye çalışılmaktadır. Ele geçiremediğin, sözünü geçiremediğin meslek kuruluşlarını böl, parçala ve yönet taktiği ile barolar ve meslek kuruluşları ele geçirilerek dize getirilmek istenilmektedir.

 

Bir gün herkesin avukata ihtiyacı olacaktır. Avukatları ve meslek kuruluşlarını siyasetin kucağına atmaya kimsenin hakkı yoktur. Getirilmeye çalışılan Avukatlık Kanunu değişikliğinin iki önemli unsuru var;

  • Alternatif-Çoklu Baro Sistemi
  • Nisbi Temsil Sistemi

 

Bu yöntem ile hem iktidarın yanlışlarını eleştiren baroların seslerini kısmak hem de böl-parçala yöntem ile yönetmek arzusudur. Bir dönem sendikalar üzerinde yapılanlar şimdi de meslek kuruluşları üzerinde yapılmak istenilmektedir.

Alternatif-Çoklu baro sisteminin çok büyük sakıncaları vardır. Önemle belirtmeliyim ki bu sistem zaten Cumhuriyet öncesinde vardı. Ermenilerden, rumlardan, azınlıklardan  oluşan barolar vardı. 1870 yılında kurulan İstanbul Barosunun 33 üyesinin sadece 5 üyesi Osmanlı vatandaşı diğerlerinin tamamı ise yabancılardan oluşmaktaydı. Bu baroların özellikle uluslararası konularda Osmanlı Devleti aleyhine çalıştığı da bilinmektedir. İşte bu sakıncaları gören Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, 3 nisan 1924 yılında 460 sayılı yasa ile Muhamat Kanunu’nu çıkarmıştır. Bu Kanunun 2/1.maddesi ile avukat olabilmek için “Türkiyeli Olmak”  şartını getirmiş ve meslek kuruluşu olan baroların da tamamen Türk Vatandaşlarından oluşması sağlanmıştır. Bir ilde birden fazla baronun kurulmasının yolunu açmak, farklı siyasi görüş ve fikirlerin oluşturacağı kamplaşmış, bölünmüş, marjinal, bölücü vb. gruplaşmalar neticesinde baroların kurulması yolunu açarak, üniter yapıya zarar verecektir.  Bunun yanısıra ruhsatların düzenlenmesi ve verilmesi, görevlendirmelerin yapılması, TBB’nin çalışması, kamu hizmetinin bölünmesine neden olacaktır. Hukukun ve demokrasinin güvencesi olan barolar, alternatif-çoklu baro yöntemi ile bölünüp parçalanarak adeta bir kanarya sevenler derneğine dönüştürülmek istenilmektedir.   Amaç; HUKUKİ DEĞİL, SİYASİDİR!

Barolar, Anayasanın 2.maddesinde belirtilen Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliklerini korumak üzere, yine kuruluşunu, gücünü ve kaynağını Anayasanın 135.maddesinden ve Avukatlık Kanunu’nun 76.maddesinden alan anayasal bir meslek kuruluşudur. Barolara hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak görevleri yüklenmiştir. Hiç kimse barolardan dilsiz şeytan olmasını beklememelidir. Her türlü hukuksuzluğun, haksızlığın ve adaletsizliğin karşısında avukatlar ve barolar durmaktadır ve durmaya devam edecektir.

M.Ö 2000 yılından bu yana 4000 yıldır var olan avukatlar;  toplumu aydınlatan, bilgilendiren kişiler olmuşlar, haksızlıklar ve hukuksuzluklar karşısında dimdik ayakta durmuşlar ve bundan sonra da durmaya devam edeceklerdir.  

 Molierac’ın dediği gibi; “Görevimizi yaparken kimseye, ne müvekkile, ne hakime ve ne de iktidara tabiyiz. Bizim aşağımızda kişilerin varlığı iddiasında değiliz. Fakat hiç bir hiyerarşik üst de tanımıyoruz. En kıdemsizin en kıdemliden veya isim yapmış olandan farkı yoktur. Avukatlar esir kullanmadılar, fakat EFENDİLERİ DE OLMADI”.

Av. Süleyman ÇETİN

 

Etiketler
  YORUMLAR 0 Yorum YORUM YAP
Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  DİĞER RÖPORTAJ Haberleri
HABER ARŞİVİ
Tüm Anketler
Web sitemize nasıl ulaştınız?
BİZİ TAKİP EDİN
  • YUKARI