anani kanguru gibi ziplatip sikiyorum

CHP'li Kuşoğlu: İktidar krizi kabul etmedi ki çıkışı araştırsın

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu ’’Ekonomik çıkış konusu hep bizim gündemimizde oldu ama iktidar krizi kabul etmedi ki çıkışı araştırsın. Ben TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nun on yıllık üyesiyim, bütün konuşmalarımda yapısal reformları savundum, yapısal reformların devreye sokulması gerektiğini her zaman söyledim.’’dedi.
 Tarih: 30-06-2020 12:02:06
CHP'li Kuşoğlu: İktidar krizi kabul etmedi ki çıkışı araştırsın

 

 

Ekonomik çıkış için tavsiyeleriniz nelerdir?

Ekonomik çıkış konusu hep bizim gündemimizde oldu ama iktidar krizi kabul etmedi ki çıkışı araştırsın. Ben TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nun on yıllık üyesiyim, bütün konuşmalarımda yapısal reformları savundum, yapısal reformların devreye sokulması gerektiğini her zaman söyledim.

Bu konuyla ilgili uyarılarımız neticesinde, yapısal reformları yapacağız dediler, programlar açıkladılar, yapamadılar ve bir türlü beceremediler. Yapısal reformların gerçekleştirilmesi gerçekten bilgi, beceri ve ülkeyi yönetme becerisi ister.

Ülke ekonomisindeki borsaya bakın 100 puan civarında iniyor-çıkıyor, çok fazla etkilenmiş değil. Swap anlaşmalarıyla kurla idare edilen bir alana sıkıştırılmış ekonomik tanım yapılıyor. Swapla, döviz kuruyla veya borsayla reel ekonominin ilgisi yoktur.

Gerçek reel ekonomi göstergelerine bakmak istiyorsak; kişi başına düşen gelire, işsizliğe hane halkının borçluluk durumuna, gelir dağılımına, gelir dağılımı eşitliğine, kayıt dışılığa bakacağız. Bütün bunları görmeden bir ekonominin iyi-kötü olduğunu söylemek mümkün değil.

Türkiye ekonomisinde bu göstergelere bakınca da hepsinin kötü olduğunu görüyoruz ve hepsinin gittikçe de kötüleştiğini görüyoruz.

Swapla neyi çözebilirsiniz, sonuç olarak borsanın iyi olmasıyla neyi çözebilirsiniz sadece spekülasyon yapılıyor borsada.

Döviz kurunun iyi olması ya da, kötü olması bu ülkede kurun düşmesi yükselmesi kötü olarak algılanıyor. Ekonomiyle hiç ilgisi yok, öncelikle istikrar yakalayacaksın, güven vereceksin. Bunun için hukuk, demokrasi, kurumsallaşma gerekiyor.

Köprü paraları neden ödendi? Şehir hastanelerinde durum nedir?

Yapılan anlaşma yanlış anlaşmaydı. AKP milletvekilleri de, muhalefet milletvekilleri olarak da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde olduğumuz halde anlaşmanın detayını bilmiyoruz. Nasıl bir anlaşma yapıldığı adeta meclisten kaçırıldı. Bakanlar şu anda birbirlerini suçluyorlar.

Bir önceki dönemi ve herkesi suçlayarak bugünlere geldiğimizi, böylece bu yanlışlıkların yapıldığını söylüyorlar.

Şehir hastaneleri yap-işlet-devret şeklinde yapıldı. Bu konuyla ilgili Londra tahkim mahkemeleri yetkili. Hükümetin yapmış olduğu sözleşmeden dolayı, buna aykırı hareket etmeleri durumunda hiçbir şekilde güvenirliliği kalmayacaktı. Kalan birkaç birimde de güvende yok olacaktı. Bu yüzden daha fazla üzerine gidemediler çünkü yapılan sözleşmelerde çok açık olarak dövize bağlı yükümlülüklerini yerine getirmek mecburiyetindeler.

MHP ile AK Parti’nin İttifakı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Temelleri olan bir ittifak değil. AK Parti iktidarı siyasal İslamcı, muhafazakâr ideolojiye dayanan bir iktidardı.

Yakın zamana kadar da muhafazakârlıklarını ve siyasal İslamcılıklarını devam ettirebildiler.

Çeşitli şekillere büründüler ama son dönemde özellikle son üç-dört yıldan beri milliyetçi, devletçi bir ideolojiye sahip oldular. Artık Erdoğan iktidarının önceki yıllarda olduğu gibi siyasal İslamcı ideolojiye sahip olduğunu, dini muhafazakâr yapıya sahip olduğunu söyleyemeyiz. Şu anda ağırlıklı olan ideoloji milliyetçi ve devletçi ideolojidir ve hem iktidarını tamamlamak için hem de ayakta kalabilmek için buna mecburdur. Daha önce milliyetçiliği ayaklar altına alan bunu ifade eden Recep Tayyip Erdoğan bugün milliyetçiliğe, devletçiliğe sığınmıştır.

Daha önce ben bu ülkeyi pazarlarım diyen yani tamamen neoliberal bir tanımla ülkeyi yönetmeye çalışan ve ülke tarihinde görülmemiş derecede özelleştirilmeler yapan bu iktidar, son dönemlerde ise devletçi olmaya çalışıyor.

Belediye ya da kamu kökenli bakkal işletmeciliğine bile seçimlerden önce niyetlendi.

Son çıkan bir torba kanunu ile fiyatların her türlü piyasada alım satım yapılan ve her malın fiyatının devlet tarafından belirlenmesi kanunu Ticaret Bakanı’nın da karşı çıkmasına rağmen getirdiler ve kanun çıktı.

Fiyat İstikrarı ve Düzenleme Kurulu oluşturdular, her malın fiyatını devlet belirleyebilecek, bu kurul. Bu rezalet bir şeydir. Bunların geldikleri nokta itibarıyla baktığımız zaman rezalet.

Neyi eleştirdilerse de çok daha fazlasıyla yaparak komik duruma düşüyorlar.

Neoliberallik konusunda da, fiyatların piyasada pazarda belirlenmesi konusunda da kendileriyle çelişiyorlar. Uygulamada çıkardıkları kanun tam bir rezalet.

S-400 ve SU-35 gelişmeler nelerdir? Amerika ile Rusya arasına sıkışmıştık süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’nin yeni düzende oturtulacağı eksen konusunda çok büyük bir cesaretle yol alındı ve muhalefet olarak biz de eleştirmedik.

Ama sonuç olarak 2,5 milyar dolar Rusya’ya para verdik S-400 aldık, 2,5 milyar dolar olmasına rağmen parayı hiç söz konusu etmiyorum.

Buna karşılık NATO2nun, Amerika Birleşik Devletleri’nin hizaya gelmesi lazımdı, biraz geri adım atmalılardı. Türkiye’yi kaybediyoruz, Türkiye blöf yapmıyor “2,5 milyar dolar para harcadı” diye düşünüp geri adım atmaları lazımdı.

Geri adım atmadıkları gibi Türkiye’ye her şeyi yaptırdılar. Papaz krizinde 30 küsur yıl ceza vereceğimiz papazı uçakla geri aldılar.

Cumhurbaşkanı “ben bu koltukta oturduğum sürece, bu fani burada olduğu sürece bu papaz buradan çıkamaz” demişti. Bir hafta sonra papaz ülkesine gönderildi.

Sadece Türkiye tarihinde değil dünya tarihinde görünmeyen devletler arasında bir mektuba muhatap olduk.

“Aptal olma” diye hitap eden bir mektuba muhatap olduk. Uluslararası ilişkilerde böyle bir hitap yoktur. Tarihte böyle bir örneği yok, hele bizim tarihimizde hiç yok. S-400 aldık, kullanamadık, kuramadık ve tam tersine NATO nezdinde, Amerika nezdinde rezil olduk, bir taraftan da itibarımızı yitirdik.

Bütün bunların karşılığında hem paramızı yitirdik, hem itibarımızı yitirdik. Eksen daha da Batı’ya kaydı ve tamamen ele geçirildik. İtibarımızı yitirmeyip itibar kazansak paranın hiçbir önemi yoktu, eleştirmeyecektik ama hem itibarımızı hem de paramızı yitirince gerçekten dokundu.

Biraz uluslararası ilişkileri bilen, biraz aklı başında olan herkesin bu konuyu eleştirmesi lazım, S-400’ler tam bir rezalet konudur.

Bu konu tarihteki yerini alacaktır. Türkiye’nin itibarını tamamen ayaklar altına almışlardır. Ayrıca S-400 aldığımız yer, 27 Şubat’ta 36 askerimizi şehit etti. Çıkıp da Rusya’ya tek bir laf edemedik, siz yaptınız diyemedik, bu da yetmezmiş gibi kalktık Rusya’ya gittik. Onların gelmiyoruz, görüşmüyoruz demelerine rağmen gittik, orada da bekletildik ve dalga geçildik.

Rus televizyonlarında Cumhurbaşkanımızın ve Bakanlarımızın görüntüleri yayınlandı, dalga geçildi ve orada da itibar kaybettik.

Yani S-400 aldığımız parayı boşa verdiğimiz nezdinde de itibar kaybettik.

Biz S-400 alırız, siz bize bunları vermiyorsanız diyerek kızdığımız yere de “27 Şubat’ta” itibar kaybettik. Şimdi Rusya ile İdlib ve Libya’da vekalet savaşları yapıyoruz.

Ayrıca biz yıllardır Avrupa Birliği’ne, Almanlara ve Fransızlara karşı açarız kapıları bütün Suriyeli sığınmacıları göndeririz dedik. Avrupa’ya “5 milyon sığınmacıyı” göndeririz diye tehditlerde bulunuyorduk onlarda size para vereceğiz tutun sığınmacıları Avrupa Birliği’ne alacağız sizi diyorlardı. Buna istinaden de görüşmeler yürütülüyordu.

Bu kozumuzu da tümüyle yitirdik “140 bin göçmen” gönderebildik. Yaklaşık 4-5 milyon göçmen, kimsenin de tam bildiği bir rakam mevcut değil. Suriyeli göçmenler bizde kaldı. Artık öyle bir kozumuz da yok Avrupa Birliği’ne karşı bu da tam bir yenilgiydi.

Bu yıl arka arkaya bütün yenilgileri yaşadık.

S-400 yenilgisi rezaletiyle beraber; Avrupa Birliği’ne göçmenleri gönderme ikazları yapılıyordu ama o avantajları da yitirmiş olduk maalesef.

Rusya’ya karşı 36 askerimiz ile ilgili tek bir kelime edemedik. Amerika’nın mektubuna cevap veremedik çok büyük rezillikler yaşadık. Şimdi ekonomimiz gittikçe daha kötüye doğru gidiyor.

Ekonomimizi düzeltmek için bu siyasi tavizler verme noktasına doğru hızla gidiyoruz.

İnşallah bundan sonra da çok büyük siyasi tavizler vermeyiz çok büyük sıkıntılar yaşamayız. Bu hükümetin, bu iktidarın tek derdi devam ettirebilmek. Hiçbir şekilde ülke itibarı devlet yönetimi, toplum, ekonomi gözlerine görünmüyor.

Bizim ana muhalefet olarak bu dönmede yapacağımız en iyi şey demokrasi kuralları içerisinde demokrasiye bağlı kalarak bu hükümetten, bu Saray hükümetinden, iktidarından Türkiye’yi kurtarmaktır. Ondan sonrası çok kolay olacaktır. Hem ekonomik yönden hem demokratik açıdan bir üst lige tırmanmış olacağız. Bunu toplum olarak başardığımızda ilk bir İslam ülkesi, bir Ortadoğu ülkesi ya da üçüncü dünya ülkesi olarak demokrasimiz bir üst lige çıkmış olacak.

Hiçbir İslam ülkesinde seçimle iktidara gelen seçimle gitmemiş şimdiye kadar biz bunu başaracağız.

 

Etiketler
  YORUMLAR 0 Yorum YORUM YAP
Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  DİĞER RÖPORTAJ Haberleri
HABER ARŞİVİ
Tüm Anketler
Web sitemize nasıl ulaştınız?
BİZİ TAKİP EDİN
  • YUKARI