Uygulamamızı ziyaret ederek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Kanal İstanbul projesi, sadece ekonomik ve çevresel etkileriyle değil, jeolojik güvenlik açısından da tartışma konusu olmaya devam ediyor. Uzmanlar, kanal güzergâhının aktif fay hatlarına olan mesafesi ve projenin olası bir büyük İstanbul depremiyle nasıl etkileşime girebileceği konusunda uyarılarda bulunuyor.
Jeoloji Mühendisleri Odası, İstanbul Teknik Üniversitesi ve çeşitli bağımsız uzmanların hazırladığı raporlarda, Kanal İstanbul’un geçtiği güzergâhın, Kuzey Anadolu Fay Hattı’na paralel ve bazı kısımlarda tehlikeli derecede yakın olduğuna dikkat çekiliyor. Projenin, Avcılar, Küçükçekmece, Sazlıdere ve Durusu gibi zemin açısından zayıf bölgelerden geçmesi ise sismik riskleri artırıyor.
Uzmanlara göre, özellikle Küçükçekmece ve Sazlıdere Havzası çevresindeki alüvyon zemin yapısı, depremlerde zemin sıvılaşması riskini beraberinde getiriyor. Bu durum, kanalın her iki yakasında kurulması planlanan yeni yerleşim alanlarının da güvenliğini sorgulatıyor.
Deprem anında veya sonrasında, kanalın oluşturacağı yapay su yolu nedeniyle ulaşım, altyapı geçişleri ve acil müdahale senaryolarında bölünmüş bir İstanbul tablosunun ortaya çıkabileceği öne sürülüyor. Jeofizik uzmanları, depremin kanal çevresindeki köprüler, tüneller ve enerji hatları üzerinde ciddi hasarlara yol açabileceğini ifade ediyor. Olası bir deprem sonrası, kanalın şehri doğal olarak ikiye ayıracağı ve bu durumun, arama-kurtarma, sağlık ve lojistik hizmetlerinin koordinasyonunu sekteye uğratabileceği dile getiriliyor.
Uzman jeolog Prof. Dr. Naci Görür de daha önce yaptığı açıklamalarda, “Kanal İstanbul projesi yerbilimsel veriler ışığında yeniden değerlendirilmeli” uyarısında bulunmuştu. Görür, deprem kuşağında bulunan İstanbul’da bu büyüklükte bir projenin, risk değerlendirmeleri tamamlanmadan başlatılmasının bilimsel olmadığını savunuyor.
Haber Merkezi: Melisa Altuntaş
