SON GELİŞMELER
Bize Ulaşın

Dil Seçimi

Diş Hekimi Tuğçe Akbey: “Ağız ve diş sağlığı, genel sağlığın ayrılmaz bir parçasıdır”

Haber görseli

Ağız ve diş sağlığı yalnızca estetik bir konu değil, genel vücut sağlığının temel göstergelerinden biridir. Diş Hekimi Tuğçe Akbey, ağız ve diş sağlığı için dikkat edilmesi gerekenleri Manşet Haber'e anlattı.

Diş Hekimi Tuğçe Akbey, ağız içindeki mikroorganizmaların kan yoluyla tüm vücuda yayılabileceğini belirterek, “Ağız içerisindeki bakteriler kalpte enfektif endokardit gibi ciddi hastalıklara neden olabilir. Ayrıca yapılan bilimsel çalışmalar, hamilelik döneminde yaşanan diş eti problemlerinin erken doğum veya düşük doğum ağırlıklı bebek riskini artırdığını göstermektedir” dedi.

Akbey, ağız sağlığının ihmal edilmesinin yalnızca çürük veya diş eti hastalıklarına değil, kalp, böbrek ve solunum yolu enfeksiyonları gibi sistemik problemlere de zemin hazırlayabileceğini vurguladı.

“KISA SÜRE FIRÇALAMAK VE ARAYÜZ TEMİZLİĞİNİ ATLAMAK EN SIK HATA”

Toplumda diş fırçalamayla ilgili en yaygın yanlışın, yetersiz süreyle fırçalama olduğunu söyleyen Akbey, “Yapılan araştırmalara göre Türkiye’de diş fırçalama süresi ortalama 30 - 40 saniye civarındadır. Ancak etkin bir fırçalama için bu sürenin en az 2-2,5 dakika olması gerekiyor. Dişlerin her yüzeyine fırça değmeli, özellikle diş eti hattına dikkat edilmelidir” dedi.

Akbey, bir diğer önemli hatanın arayüz temizliğinin ihmal edilmesi olduğunu belirterek, “Fırçalamaya ek olarak diş ipi veya arayüz fırçaları mutlaka kullanılmalıdır. Çünkü dişlerin arasına sıkışan gıda artıkları yalnızca fırçayla temizlenmez. Bu bölgeler düzenli temizlenmezse bakteri plağı oluşur, çürük ve diş eti hastalıkları başlar” uyarısında bulundu.

“DÜZENLİ DİŞ HEKİMİ KONTROLLERİ, KÜÇÜK PROBLEMLERİ BÜYÜMEDEN DURDURUR”

Akbey, diş hekimine düzenli gitmenin yalnızca mevcut sorunların tedavisi için değil, erken teşhis açısından da çok önemli olduğunu vurguladı. “Hastanın fark etmediği küçük çürükler ya da diş eti hastalıkları, hekim tarafından muayene veya röntgenle tespit edilip ilerlemeden önlem alınabilir. Bu sayede hem büyük tedavi maliyetlerinden hem de diş kayıplarından kaçınılabilir” ifadelerini kullandı.

“AĞIZ KOKUSU SADECE HİJYEN EKSİKLİĞİNDEN KAYNAKLANMAZ”

Ağız kokusunun birçok farklı nedeni olabileceğini belirten Akbey, “Diş çürükleri, diş eti problemleri, kanamalar ve özellikle dil üzerinde biriken bakteriler ağız kokusunun en sık nedenleridir. Bu tür durumlarda öncelikle diş ve diş eti tedavisi yapılmalıdır. Ancak tüm bu tedavilere rağmen ağız kokusu devam ediyorsa, mide veya boğaz kaynaklı başka bir etken olabileceği düşünülmeli ve ilgili branşlara yönlendirme yapılmalıdır” dedi.

Akbey, dil temizliğinin çoğu zaman ihmal edildiğini belirterek, “Dil yüzeyinde biriken bakteriler yalnızca kötü kokuya değil, tat alma bozukluklarına da neden olur. Bu yüzden günlük bakım rutinine dil temizleme aparatlarıyla dilin nazikçe temizlenmesi de eklenmelidir” dedi.

“ÇOCUKLARDA DİŞ BAKIMI, İLK DİŞİN ÇIKMASIYLA BAŞLAMALI”

Diş Hekimi Tuğçe Akbey, çocuklarda diş bakımının ilk süt dişlerinin çıkmasıyla başlaması gerektiğini vurguladı: “İki yaşına kadar çocukların ağız bakımı aile gözetiminde olmalı, bu dönemde diş hekimi kontrolleri aksatılmamalıdır. İki yaşından sonra mutlaka bir diş hekimi tarafından ilk muayene yapılmalıdır.”

Süt dişlerinin yapısı gereği hızla çürümeye eğilimli olduğunu belirten Akbey, “Bu dişlerdeki çürükler ihmal edilirse alttaki daimi dişin gelişimini etkileyebilir. Çürük süt dişleri, altta gelişen daimi dişin gömülü kalmasına veya mine yapısının bozulmasına neden olabilir. Ayrıca erken süt dişi kayıpları, diğer dişlerin kayarak daimi dişin yerini kapatmasına yol açabilir; bu da çapraşık diş problemlerine neden olur” uyarısında bulundu.

“ŞEKERLİ GIDALAR ÇOCUK DİŞLERİNİN EN BÜYÜK DÜŞMANI”

Çocuklarda diş çürüklerini artıran en temel nedenin sık tüketilen şekerli gıdalar olduğunu belirten Akbey, “Bu tür gıdalar tamamen kesilemiyorsa, ana öğünlerden sonra verilmelidir. Ancak ara öğünlerde sürekli şekerli besin tüketimi, ağızdaki asidik ortamın uzun süre nötralize olamamasına yol açar ve çürük riski artar” dedi.

“DOĞRU FIRÇALAMA ALIŞKANLIĞI, AİLEDE KAZANDIRILIR”

Diş Hekimi Akbey, ebeveynlerin çocuklara rol model olması gerektiğini belirterek, “Çocuklar en iyi görerek öğrenir. Anne veya babasıyla birlikte fırçalayan çocuklar bu alışkanlığı kalıcı hale getirir. 8-9 yaşına kadar çocuk fırçaladıktan sonra ebeveynin kontrol etmesi gerekir” dedi.

“FLORÜR, DİŞLERİ GÜÇLENDİREN DOST BİR MADDEDİR”

Toplumda florürün zararlı olduğuna dair yanlış inanışlara dikkat çeken Akbey, “Florür, diş minesinin ana bileşeni olan hidroksiapatite katılarak dişi güçlendirir ve çürüğe karşı direnç kazandırır. Yapılan bilimsel araştırmalarda florürlü macunların, florürsüz macunlara göre çürüğü önlemede çok daha etkili olduğu görülmüştür” dedi.

Akbey, “Florürün diş macunlarındaki formu zararsızdır. Zararlı olabilecek bileşikler florür değil, flor elementinin farklı formlarıdır. Diş macunlarında bulunan sodyum florür insan sağlığı için güvenlidir. Günlük hayatta içtiğimiz çayda bile eser miktarda florür bulunur ancak bunlar zararlı doza ulaşmaz” ifadelerini kullandı.

Çocuklarda florür kullanımına ilişkin bilgi veren Akbey, “6 ay - 2 yaş arası çocuklarda 500 ppm florürlü macun sürüntü şeklinde, 2- 6 yaş arası çocuklarda 1000 ppm florürlü macun yarım bezelye büyüklüğünde, 6 yaş üstünde ise 1450 ppm florürlü macun bezelye büyüklüğünde kullanılmalıdır” dedi.

“DİŞ BEYAZLATMA DOĞRU YAPILDIĞINDA ZARARSIZDIR”

Diş Hekimi Tuğçe Akbey, doğru yöntemlerle yapılan diş beyazlatma işlemlerinin güvenli olduğunu belirtti: “Beyazlatma işlemleri diş yüzeyine uygulanan kimyasallarla diş rengini açar. Doğru dozda ve uzman kontrolünde yapıldığında diş minesine zarar vermez. Ancak evde yapılan kontrolsüz beyazlatma işlemleri veya aşındırıcı içerikli macunlar diş minesini yıpratır. Kısa süreli beyazlama etkisi yaratsa da uzun vadede diş hassasiyetine neden olur.”

“DİŞ SIKMA VE GICIRDATMA, DENGE BOZUKLUĞUNUN SONUCU OLABİLİR”

Akbey, diş sıkma ve gıcırdatma sorunlarının yalnızca stres kaynaklı olmadığını, çene kapanış bozuklukları, diş eksiklikleri veya çürükler gibi fiziksel nedenlerden de kaynaklanabileceğini belirtti. “Vücuttaki her sistem bir denge üzerinedir. Çene eklemi de bu dengenin bir parçasıdır. Bir tarafla çiğneyip diğer tarafı kullanmadığımızda bile eklem dengesi bozulabilir. Bu durumlar zamanla diş sıkma veya gıcırdatma olarak kendini gösterebilir. Stresli dönemlerde bu belirtiler artabilir” diye konuştu.

“DİŞ TAŞI TEMİZLİĞİ ZARAR VERMEZ, TAM TERSİNE KORUR”

Toplumda sıkça duyulan “diş taşı temizliği dişlere zarar verir” inanışının yanlış olduğunu vurgulayan Akbey, “Bu işlem diş minesine değil, diş taşlarına etki eder. Düzenli temizlik yapılmadığında diş taşları birikir, diş eti çekilmesine ve iltihaplara yol açar. İleri aşamalarda diş kayıpları bile görülebilir. Bu yüzden düzenli diş taşı temizliği, sağlıklı dişlerin korunması için olmazsa olmazdır” dedi.

Akbey, sözlerini “Ağız sağlığı, vücudun genel sağlığıyla doğrudan bağlantılıdır. Bu bilinçle hareket etmek hem diş hem de sistemik hastalıkların önüne geçmek için en etkili adımdır” diyerek tamamladı.

HABER: Nida Yağmur MERCAN

Küfür, hakaret ve spam yayınlanmaz.
Köşe Yazarlarımız