anani kanguru gibi ziplatip sikiyorum

Ender Güvenç: Abisinin izinde Ankara’dan Londra’ya

Bu yazı dizisinde Londra’da yaşayan ve kendi alanında fark yaratan Türklerle sohbet edip, yaşam öykülerine kulak vereceğiz. İlk ismimiz Ender Güvenç.
 Tarih: 03-03-2020 13:29:49   Güncelleme: 03-03-2020 20:59:49
 Ender Güvenç: Abisinin izinde  Ankara’dan Londra’ya

 

İlayda Dilan ONAT, Yiğit Alp ONAT

Londra’da Yaşayan Türkler Yazı Dizisi - 1 

Londra dünyanın en önemli merkezlerinden biri. Dünyanın her yerinden insanı içinde barındıran Londra’da 300 dil konuşuluyor. 9 milyon nüfusu olan bu kozmopolit şehirde yaklaşık 450.000 Türk yaşamakta. Kıbrıs Barış Harekâtı ve 80 darbesi sonrası ilk Türk göç dalgası başlamış, yıllar içinde ‘seküler göç’ çizgisine kayarak devam etmiş. Ankara Anlaşması ve Yatırımcı vizesi dışında, siyasi sebeplerle ülkeye yasal olmayan yollarla giren ilticacıların sayısı da azımsanmayacak kadar fazla. 

Ender Güvenç kimdir? 

1986 Ankara doğumluyum. Tüm çocukluk, öğrencilik yıllarım Ankara’da geçti. Ailem Ankara’nın eskilerinden, onlar da tabiri caizse doğma büyüme Ankara, Yenimahalleliler. Liseyi Çankaya Anadolu Lisesi’nde, Üniversiteyi Hacettepe Gıda Mühendisi bölümünde okudum. Lisans eğitimimi Gıda Mühendisi ve İşletme bölümlerinde tamamladım. 

- Sizin hikayeniz nasıl başlıyor? Neden Londra? 

Aslında benim hayat hikayem hep abimin etrafında şekilleniyor. Onunla aynı ilkokul, aynı orta okul, aynı üniversite, aynı bölüm gibi devam eden bir süreç. Ben üniversitede iken abim Londra’ya yerleşme kararı almıştı ve bana 2009 yılında staj ayarladı, böylece Londra’ya geldim ve çok hoşuma gitti.

-Londra’ya yerleşme kararını nasıl verdiniz?

Her dilden ve milletten insanların olduğu bir et fabrikasında staj yapıyordum, çok değişik bri havası vardı. Staj sonrası okulumu bitirdim ve Çanakkale’de askerlik görevimi tamamladım. Aradan 4 sene geçti, ailemle beraber abimi ziyarete yeniden Londra’ya geldik ve burayı çok sevdiğimi, burada yaşamak istediğimi anladım ancak bunu yapabilmek için Londra-Türkiye bağlantılı bir iş yapmam gerekiyordu. Eğitimim dolayısıyla bana en uygun işin dış ticaret ithalat-ihracat olduğunu anladım, bunu en iyi bildiğim işle, yani gıda mühendisliğiyle birleştirmeye karar verdim ve detaylı bir pazar araştırması yaptım. ‘Hangi ürün piyasada talep görüyor, hangi ürünün ticaretinde kotalar var, hangi ürünü insanlar piyasada tedarik etmekte zorlanıyor, ürünlerdeki kalite ve sevkiyat problemleri nedir?’ gibi.

-Ailenizin bu yöneliminize tepkisi nasıl oldu?

Aileme ithalat ihracat yapmak istediğimi söylediğimde bana biraz kızdılar. Çünkü o döneme kadar ailede kimse ticaretle uğraşmamıştı. Ankara’daki devlet kurumlarından birinde takım elbisemle hayal ediyorlardı beni. Bu süreçte en büyük desteği abimden gördüm. Beni cesaretlendirdi, riskler alabileceğimi söyledi, sermaye yapmam için para verdi. 

-Ve böylelikle ticaret maceranız başlamış oldu.

Evet. Bu süreçte kendi aile şirketimizi kurarak, başta İngiltere olmak üzere ihracatlarımıza başladık. İthalat ve ihracatlarımıza zamanla gıda ürünlerinin yanında, ambalaj ve mobilya ürünlerini ekleyip; İngiltere, Almanya, Yunanistan, İspanya, Türkiye ve İtalya gibi ülkelerde istikrarlı pazarlara ulaştık. En büyük şansım abimin bana hep destek olması ve ticarette doğru insanlarla yola çıkmam oldu. İşletme kısmında ise abimin Londra merkezde farklı lokasyonlarda cafe bistro açma projesi vardı. Çok şükür o da kendi projesinde çok güzel işler yaptı.

- Peki Londra’nın diğer AB kentlerinden farkı nedir? 

Londra birçok kültüre ev sahipliği yapıyor ve bence dünyanın da bir özeti. Bunun yanında bize misafir olan arkadaşlarımızın hepsinin tek bir ortak düşüncesi var o da şu, kendinizi burada her zaman evinizde hissediyorsunuz, herkes kendinden bir şeyler bulabiliyor Londra’da. 

- İşletmecilik mi, dış ticaret mi? Neden? 

İşletmecilikte hep bir dinamizm olması gerekiyor ve en büyük girdiniz insan öğesi. Bu yüzden kuvvetli iletişiminizin olması gerekiyor. Biz mekanlarımıza gelen insanları evimize gelen misafirler olarak görüyoruz böylece herkes doğal ve içten davranıyor. 

Dış ticaret ise piyasa bilgisini, sabrı ve dikkati ölçüyor. Piyasadaki arz talep dengesini takip ettiğinizde ve istikrarlı olduğunuzda başarı sizin için bir rastlantı olmayacaktır. 

-Türkiye ve İngiltere bağlamında ‘iş yapmanın’ farkları neler? Artı ve eksi yönlerinden bahsedebilir misin biraz? 

Türkiye’de ithalat ve ihracat dokümantasyon prosedürleri, gümrük mevzuatları ve ürün kotaları firmaları biraz yoruyor. Ancak şu sıralar ihracat, önemli bir döviz girdisi olarak görüldüğü için iyileştirmeye yönelik teşvik adımları atılıyor. Döviz kurlarındaki yükseliş, ihracat yapmak için önemli bir fırsat. Firmalar istikrarla devam ettikleri sürece gün sonunda kazançlı çıkacaklardır.

İngiltere’deki en büyük avantaj AB ülkeleri ile yaptıkları ticarette, ürünün ve hizmetin serbest dolaşımı. Böyle olunca firmalara, dokümantasyonla uğraşma yerine pazara daha çok konsantre olma şansı doğuyor. İngiltere şu an Türkiye’nin dış ticaret fazlası verdiği bir ülkedir. Bu yüzden İngiltere’deki tüm gelişmeler Türk ekonomisini de yakından ilgilendirir. 

-Nihayet Brexit, Parlamento’da kabul edildi. Sizce Birleşik Krallık için ekonomik, politik ve sosyolojik sonuçları ne olacak?

İngiltere Brexit sonucunda AB ülkeleri ile ikili anlaşmalar yapmaya başladı. Bunun yanında Amerika ve Türkiye gibi diğer ülkelerle de ilerleyen süreçte özel ticaret anlaşmaları yapabilirler. Sosyolojik olarak ise İngiltere, Avustralya’nın da denediği ve başarılı olduğu modeli adada da uygulamaya koyma kararı aldı. Bu model, özel nitelikli insanlara, vergisini veren AB üye ülkesi vatandaşlarına ve yatırım yapmak isteyen iş adamlarına oturum izni gibi özel imkanlar sağlayacak.

- Ticaret hayatınızda veya özel hayatınızda sizi en çok üzen olay ne oldu, paylaşmak ister misiniz? 

Ticaret hayatımda hata yapmaktan korkmadım. Hata yaptıkça aksine onlardan ders çıkarttım. 
Özel hayatımda beni en çok üzen şey ise geçen sene bir kalp ameliyatı sonrasında abimi kaybetmek oldu. Sonrasında kendimi çok zor toparladım. En dibe vurduğum dönemdi diyebilirim. Gün geçtikçe belki üzüntü azalıyor ama ona olan hasretimde her geçen gün artıyor. 

- Londra’da ilerleyen günlerde yeni projeleriniz var mıdır? 

Evet. 2020 yılında Londra’da ‘1 zone’ dediğimiz merkez lokasyonda iki yeni mekanla ilgileniyoruz. Cafe-bistro ailemize onları da katmak istiyoruz. Çok sevdiğimiz bir arkadaşımız ise Almanya’da bizim yarattığımız konseptte bir şube açmak istiyor, belki Almanya’da bir şube de 2021 yılında ailemize katılabilir. 

Bu röportaj bende çok emeği olan Canım Abime hitaben olsun… 

  YORUMLAR 0 Yorum YORUM YAP
Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  DİĞER RÖPORTAJ Haberleri
HABER ARŞİVİ
Tüm Anketler
Web sitemize nasıl ulaştınız?
BİZİ TAKİP EDİN
  • YUKARI