Ekonomist Levent Işık, Türkiye’de yeniden alevlenen asgari ücret tartışmalarını değerlendirerek, meselenin yalnızca bir maaş artışı olmadığını, gelir dağılımı, fiyatlama davranışları ve sosyal adalet açısından çok daha derin bir tabloyu ortaya koyduğunu söyledi.
“ASGARİ ÜCRET SADECE BİR RAKAM DEĞİL
Ekonomist Levent Işık’a göre, asgari ücret tartışmaları Türkiye’de hiçbir zaman yalnızca teknik bir ücret hesabı olarak ele alınmadı. Işık, “Asgari ücret, bu ülkede gelir dağılımının, enflasyonun ve sosyal adaletin fotoğrafını çeker. Bugün bu tartışmanın bu kadar sert yaşanmasının nedeni, enflasyonun artık sadece rakamlarda değil, insanların günlük yaşamında hissedilen bir boğucu gerçek haline gelmesidir” değerlendirmesinde bulundu.
“FİYATLAR ÖNDEN GİDİYOR, ÜCRETLER GERİDEN GELİYOR”
Işık, fiyat artışlarının maaşları çoktan geride bıraktığını belirterek, toplumun en geniş kesiminin giderek derinleşen bir geçim mücadelesi verdiğini ifade etti. Yaklaşan asgari ücret kararının yalnızca ekonomik değil, ahlaki ve sosyal bir sorumluluk haline geldiğini vurgulayan Işık, “Bu karar, en düşük gelir grubuna karşı devletin yaklaşımını da ortaya koyacaktır” dedi.
JAPONYA VE ALMANYA ÖRNEĞİ: VERİYE DAYALI MODELLER
Gelişmiş ülkelerde asgari ücretin çok aktörlü ve veriye dayalı modellerle belirlendiğine dikkat çeken Işık, Japonya’yı örnek gösterdi. Japonya’da ücret belirleme sürecinin işverenler, sendikalar ve akademisyenlerin yer aldığı ulusal bir konseyde başladığını hatırlatan Işık, ekonomik büyüme, verimlilik ve yaşam maliyetlerinin birlikte değerlendirildiğini söyledi.
Bölgesel farklılıkların dikkate alındığını vurgulayan Işık, “Tokyo ile tarım ağırlıklı bir bölgenin aynı ücreti alması beklenmiyor. Japonya bunu bir sorun değil, ekonomik gerçeklik olarak kabul ediyor” ifadelerini kullandı.
Almanya’da ise ulusal tek bir asgari ücret olmasına rağmen bu rakamın siyasetten bağımsız bir komisyon tarafından belirlendiğini hatırlatan Işık, bazı sektörlerde ulusal ücretin üzerinde özel asgari ücret uygulamalarına izin verilmesinin hem çalışanı koruduğunu hem de sektörlerin rekabet gücünü dengelediğini söyledi.
“TÜRKİYE’DE MODEL SİYASETİN GÖLGESİNDE”
Işık, Türkiye’nin hem Japonya hem Almanya modelinden uzak bir noktada olduğunu savundu. Asgari ücretin bölgesel farklılıklar dikkate alınmadan ve çoğu zaman siyasi hedefler çerçevesinde belirlendiğini söyleyen Işık, “Ücret artışları çoğu zaman gerçekleşen enflasyona değil, yıl sonu hedeflerine göre yapılıyor. Oysa hedefle gerçek arasındaki makas her yıl daha da açılıyor” dedi.
Bu yıl hedeflenen enflasyon ile gerçekleşen enflasyon arasında yaklaşık yüzde 50’lik bir sapma yaşandığını hatırlatan Işık, “Fiyatlar zaten artmışken, ücret artışları enflasyonu artırır demek ekonomik gerçeklikle örtüşmüyor. Türkiye’de fiyatlar, ücret artışlarını beklemeden yükseliyor” ifadelerini kullandı.
“FATURA EN ALT GELİR GRUBUNA KESİLİYOR”
Asgari ücret artışlarının enflasyonun sebebi gibi gösterilmesine tepki gösteren Işık, asıl sorunun fırsatçı fiyatlama davranışlarının yeterince denetlenememesi olduğunu söyledi. Ayrıca kamu harcamalarındaki artışa da dikkat çeken Işık, “Kamu yatırımlarındaki harcama enflasyonu, özel sektöre göre iki-üç kat daha yüksek. Kamu kaynaklarının kontrolsüz genişlemesi, toplumun sırtına ek bir yük bindiriyor” dedi.
YÜKSEK FAİZ, DERİNLEŞEN GELİR UÇURUMU
Işık’a göre son 30 aydır süren yüksek faiz politikası, üst gelir grupları için neredeyse risksiz bir kazanç kapısı yarattı. “Bu kesim enflasyona karşı duyarsızlaştı, tüketim davranışları toplumun geri kalanından tamamen koptu” diyen Işık, buna karşılık milyonlarca asgari ücretlinin temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığını ifade etti.
“REEL KAYIP SİSTEMATİK HALE GELDİ”
Geçen yıl yaklaşık yüzde 45 enflasyona karşılık ücret artışının yüzde 30’da kalmasının, çalışanlar açısından yüzde 15’lik reel kayıp anlamına geldiğini hatırlatan Işık, bu kaybın sonraki yıla da devrederek kalıcı hale geldiğini söyledi. Önümüzdeki dönem için beklentilerin de sınırlı olduğunu belirten Işık, ücret artışlarının yüzde 25–27 bandında kalmasının muhtemel olduğunu dile getirdi.
“AÇLIK SINIRININ ALTINDA BİR ÜCRET TABLOSU”
Işık, yüzde 40’lık bir artış senaryosunda dahi asgari ücretin 30 bin 945 TL seviyesine çıkacağını, bunun da açlık sınırının altında kalabileceğini söyledi. “Bu tablo, sadece ekonomik değil, sosyal açıdan da son derece ağır ve düşündürücü” diyerek değerlendirmesini tamamladı.
Kaynak: Haber Merkezi
Editör: Melisa Altuntaş