Japonya, 2011 yılında yaşanan Fukuşima nükleer felaketinin ardından kapatılan santrallerin yeniden devreye alınması sürecinde tarihi bir adım atıyor. Niigata Eyalet Meclisi’nin aldığı son kararla, dünyanın en büyük nükleer enerji tesisi olarak bilinen Kashiwazaki–Kariwa Nükleer Santrali için yeniden başlatma sürecinin önü açıldı.
Karar kapsamında, santralin 6 numaralı reaktörünün 2026 yılı başında yeniden devreye alınması planlanıyor. Bu gelişme, Japonya’nın enerji arz güvenliği, karbon emisyonlarını azaltma amaçları ve hızla artan elektrik talebi açısından stratejik bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.
ENERJİ GÜVENLİĞİ VE ARZ BASKISI KARARI HIZLANDIRDI
Japonya bugün elektriğinin yaklaşık yüzde 60 ila 70’ini ithal fosil yakıtlardan karşılıyor. Özellikle yapay zeka uygulamaları, veri merkezleri ve dijital altyapının hızla büyümesi, ülkenin elektrik tüketimini yukarı taşıyor.
Yetkililere göre tek bir reaktörün devreye girmesi dahi Tokyo ve çevresinde elektrik arzını anlamlı ölçüde artırabilecek kapasiteye sahip. Japon hükümeti, 2040 yılına kadar nükleer enerjinin toplam elektrik üretimindeki payını yaklaşık yüzde 20 seviyesine çıkarmayı hedefliyor.
6 NUMARALI REAKTÖR
Alınan kararla birlikte ilk aşamada Kashiwazaki–Kariwa santralinin 6 numaralı reaktörünün yeniden çalıştırılması planlanıyor. Japon kamu yayıncısı NHK’nin aktardığına göre, reaktörün Ocak 2026 civarında devreye alınması masada.
Bu adım, Fukuşima kazasının ardından kapatılan 54 reaktörden biri için atılan en kritik yeniden başlatma hamlelerinden biri olarak görülüyor.
TEPCO’DAN GÜVENLİK VURGUSU
Santralin işletmecisi olan Tokyo Electric Power Company (TEPCO), tesisin güvenlik altyapısının kapsamlı şekilde güçlendirildiğini açıkladı. Yapılan iyileştirmeler arasında tsunami koruma setleri, su geçirmez kapılar, mobil jeneratörler ve gelişmiş filtrasyon sistemleri bulunuyor.
TEPCO yetkilileri, benzer bir kazanın tekrar yaşanmaması için güvenlik standartlarının en üst seviyeye çıkarıldığının altını çiziyor. Ancak şirket, yeniden başlatma takvimi konusunda temkinli bir iletişim dili kullanmayı sürdürüyor.
HALKTA KAYGI DEVAM EDİYOR
Teknik güvenlik önlemlerine rağmen, Fukuşima deneyimi toplumda derin izler bırakmış durumda. Niigata eyaletinde yapılan son anketlere göre, halkın yaklaşık yüzde 60’ı santralin yeniden açılması için gerekli koşulların henüz oluşmadığını düşünüyor. Yaklaşık yüzde 70’lik kesim ise TEPCO’nun santrali işletmesine yönelik endişe taşıyor.
Meclis oylaması öncesinde yüzlerce kişi, “Fukuşima’yı unutma” ve “Nükleere hayır” sloganlarıyla protesto düzenledi.
TAHLİYE HAFIZASI VE PSİKOLOJİK ETKİLER
Fukuşima kazasının ardından tahliye edilen binlerce kişi için nükleer enerji hala yüksek risk algısıyla anılıyor. Uzmanlar, tahliye uygulamalarının kısa ve uzun vadeli sosyal ve psikolojik etkilerinin, kurulu nükleer santral sayısı arttıkça daha da kritik hale geleceğine dikkat çekiyor.
Bu nedenle yalnızca teknik güvenliğin değil, kamuoyu kabulünün ve kriz yönetimi kapasitesinin de enerji politikalarında belirleyici olması gerektiği belirtiliyor.
NÜKLEER TARTIŞMALARDA YENİ DENKLEM
Japonya’nın attığı bu adım, nükleer enerjiye ilişkin küresel tartışmaları da yeniden alevlendirmiş durumda. Ortaya çıkan tablo, dört temel başlığı yeniden gündeme taşıyor:
-
Enerji arz güvenliği
-
İklim ve karbon hedefleri
-
Toplumsal kabul
-
Güvenlik kültürü ve kriz yönetimi
Uzmanlara göre Japonya örneği, nükleer enerjinin yalnızca teknik değil, aynı zamanda sosyal ve politik bir mesele olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.
NEDEN KAPATILMIŞTI?
Ancak Kashiwazaki–Kariwa Nükleer Santrali’nin yeniden devreye alınması süreci, geçmişten gelen güvenlik sorunlarının gölgesinde ilerliyor. Hatırlanacağı üzere Nükleer Düzenleme Kurumu (NRA), 2021 yılında Tokyo Electric Power (TEPCO) bünyesindeki Niigata kıyılarında yer alan Kashiwazaki-Kariwa Nükleer Santrali için faaliyetleri yeniden başlatma yasağı getirmişti. Karar kapsamında tesiste depolanan nükleer yakıtın taşınması ve reaktörlere aktarılması durdurulurken, yasağın en az bir yıl süreceği duyurmuştu. NRA, santralin Mart 2020’den itibaren kusurlu bir izleme sistemi nedeniyle 15 farklı noktada yetkisiz girişlere karşı savunmasız kaldığını tespit etmişti. Japon basınına göre bu karar, dünyanın en büyük nükleer tesislerinden biri kabul edilen yedi reaktörlü kompleksin işletmecisi TEPCO’nun mali planlamasını da olumsuz etkilemişti. Bugün gelinen noktada ise Japonya’nın nükleer enerjiye dönüş adımları, geçmişte yaşanan bu güvenlik açıklarının yarattığı toplumsal hafıza ve denetim hassasiyetiyle birlikte yeniden değerlendiriliyor.
Haber Merkezi