Küresel piyasalarda son yılların en kritik haftalarından biri başlıyor. Ekonomist Levent Işık’a göre bu hafta açıklanacak veriler, yalnızca kısa vadeli fiyatlamaları değil, 2026’ya uzanacak küresel para düzeninin yönünü de şekillendirecek nitelikte. Işık, piyasalarda artık “iyi veri–kötü veri” dengesinin ötesine geçildiğini vurguluyor.
KIRK YILLIK PARA DÜZENİ SORGULANIYOR
Işık’a göre asıl kırılma, son kırk yıldır dünyanın alıştığı para sisteminin değişmeye başlamasıyla ilgili. Uzun yıllar boyunca Japonya’nın düşük faiz politikası sayesinde küresel piyasalara akan ucuz para, özellikle ABD başta olmak üzere birçok ülkede varlık fiyatlarını yukarı taşıdı. Bu düzenin temelini ise “carry trade” mekanizması oluşturdu.
CARRY TRADE’İN MERKEZİNDE JAPONYA VAR
1980’lerden bu yana küresel piyasalarda değişmeyen bir denge olduğunu hatırlatan Işık, “ABD yüksek faiz verirken Japonya düşük faiz verir, para Japonya’dan çıkar ve ABD’ye akar” diyor. Japonya’nın sıfır ve negatif faiz uyguladığı dönemde yatırımcıların yenden borçlanarak ABD borsalarına, tahvillerine ve özellikle teknoloji hisselerine yöneldiğine dikkat çekiyor.
Bugün dolaşımda olan carry trade kaynaklı paranın trilyonlarca doları bulduğu ve bunun büyük bölümünün ABD piyasalarında konumlandığı tahmin ediliyor.
JAPONYA’NIN FAİZ ADIMLARI DENGELERİ DEĞİŞTİRDİ
Levent Işık, Japonya’nın 2024’te attığı adımların bu nedenle küresel piyasalar açısından kritik bir dönüm noktası olduğuna işaret ediyor. Mart ayında negatif faizin sona erdirilmesi, temmuzda faiz artışı yapılması ve devam edebileceği yönündeki mesajlar, yatırımcı algısında ciddi bir kırılma yarattı.
Bu kırılmanın somut etkilerinin 2024 Ağustos başında görüldüğünü belirten Işık, yenin hızla değer kazanmasının yenden borçlanan yatırımcıların maliyetlerini artırdığını, bunun da ABD’de özellikle teknoloji hisselerinde sert satışlara yol açtığını hatırlatıyor.
ABD BORSALARINDA 3 TRİLYON DOLARLIK KAYIP
Işık’a göre söz konusu dönemde yaşanan satışların nedeni şirket bilançoları ya da ekonomik çöküş değil, finansman koşullarındaki değişimdi. Sadece birkaç hafta içinde ABD borsalarında yaklaşık 3 trilyon dolarlık değer kaybı yaşandı. Bu durum, carry trade çözülmesinin ne kadar güçlü etkiler yaratabileceğini net biçimde ortaya koydu.
YENİ SENARYO: DAHA KONTROLLÜ AMA DAHA KALICI
Ekonomist Levent Işık, bugün tartışılan senaryonun bu sürecin devamı niteliğinde olduğunu belirtiyor. Japonya’nın bu hafta yeni bir faiz artışına gitmesi halinde, tartışmanın artık “faiz kaç oldu” noktasından çıkacağını vurgulayan Işık, asıl meselenin küresel carry trade hacminin küçülüp küçülmeyeceği olacağını söylüyor. Büyük yatırım bankalarının ve fon yöneticilerinin hesaplamalarına göre, Japonya’nın faiz artırımlarını sürdürmesi durumunda ABD piyasalarından 200 ila 300 milyar dolarlık bir sermaye çıkışı yaşanabileceği değerlendiriliyor.
ABD VERİLERİ NEDEN DAHA DA ÖNEMLİ?
Bu hafta açıklanacak ABD tarım dışı istihdam, perakende satışlar ve enflasyon verilerinin normal şartlarda piyasalar için belirleyici olacağını ifade eden Işık, hükümet kapanması nedeniyle verilerin gecikmeli ve eksik gelmesinin belirsizliği artırdığına dikkat çekiyor.
Işık’a göre istihdam verisinin zayıf gelmesi kısa vadede FED’in faiz indirimi beklentisiyle geçici bir rahatlama yaratabilir. Ancak aynı anda Japonya’nın faiz artırması, bu rahatlamanın kalıcı olmasını engelleyebilir.
FED VE JAPONYA AYNI ANDA BASKI YARATABİLİR
ABD enflasyonunun yüksek gelmesi halinde FED’in manevra alanının daralacağını vurgulayan Işık, Japonya’nın da faiz artırdığı bir senaryoda küresel piyasaların iki taraftan birden baskı göreceğini belirtiyor. Bu durumun yalnızca ABD’yi değil, Avrupa’yı ve gelişen ülkeleri de etkileyeceğini ifade ediyor.
AVRUPA VE GELİŞEN ÜLKELER DE ETKİLENECEK
Avrupa Merkez Bankası’nın faizleri sabit tutmasının beklendiğini hatırlatan Işık, Avrupa ekonomisinin de büyüme açısından zayıf bir görünüm sergilediğini söylüyor. ABD’ye giden sermayenin azalması durumunda Avrupa’ya yönlenecek yeni para miktarının sınırlı kalacağını, bu nedenle Japonya kaynaklı carry trade çözülmesinin küresel çapta etkiler yaratacağını dile getiriyor.
“OYUNUN MERKEZİNDE ARTIK SADECE FED YOK”
Levent Işık, Japonya’nın klasik anlamda sert bir sıkılaşma hedeflemediğini, faiz artırırken parasal genişlemeyi farklı kanallardan sürdürmeyi planladığını belirtiyor. Japonya’nın en büyük korkusunun enflasyon değil, ekonominin yeniden durgunluğa girmesi olduğunu vurguluyor. Ancak küresel yatırımcı açısından temel sorunun yenin artık eskisi kadar ucuz olup olmadığı olduğuna dikkat çekiyor. Işık’a göre yen ucuzluğunu kaybettikçe carry trade azalacak ve bu da özellikle ABD’de şişkin varlık fiyatları üzerinde baskı yaratacak.
2026’YA GİDEN YOLDA JAPONYA BELİRLEYİCİ OLACAK
Bu haftanın sıradan bir veri haftası olarak görülmemesi gerektiğini belirten Işık, yaşananların küresel piyasa alışkanlıklarının sorgulandığı bir dönemin başlangıcı olduğunu ifade ediyor. Işık’a göre Japonya’nın faiz artırımlarıyla birlikte dünyada dolaşan ucuz para giderek azalacak. Bu süreç yavaş ilerleyebilir ancak yönü net. Bu nedenle 2026’ya giden yolda küresel piyasaların rotasını belirleyecek en önemli aktörlerden biri yeniden Japonya olacak.
Haber Merkezi: Melisa Altuntaş