Uygulamamızı ziyaret ederek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Net sıfır karbon salımı hedefiyle yenilenebilir enerji yatırımlarına hız veren ülkeler, açık deniz rüzgar enerjisi projelerini her geçen gün artırıyor. Ancak bu hızlı büyüme, enerji verimliliği açısından kritik bir sorunu da beraberinde getiriyor: Rüzgar çiftliklerinin birbirlerinin rüzgarını kesmesi, yani “wake etkisi”.
Rüzgar türbinleri çalışırken arkalarında daha yavaş ve türbülanslı bir hava akımı bırakıyor. Bu türbülanslı bölgeye “wake bölgesi” adı veriliyor. Bu alan içinde yer alan diğer türbinler:
Daha düşük rüzgarla çalışmak zorunda kalıyor,
Enerji üretimi azalıyor,
Mekanik zorlanma artıyor ve
Türbinin ömrü kısalabiliyor.
Wake etkisi, rüzgar çiftliklerinin birbirine çok yakın yerleştirildiği durumlarda verimliliği yüzde 10 ila 30 arasında düşürebiliyor.
Açık denizlerde genellikle rüzgar yönünün baskın olduğu alanlar tercih ediliyor. Ancak bu bölgelerde peş peşe kurulan büyük ölçekli rüzgar santralleri, bir sonraki santralin veriminde ciddi kayıplara yol açabiliyor.
Örneğin, Kuzey Denizi’nde yapılan araştırmalar, sırayla yerleştirilen santrallerin ikinci ve üçüncü sıralarında enerji üretiminde gözle görülür düşüşler yaşandığını ortaya koyuyor.
Wake etkisinin göz ardı edilmesi yalnızca enerji üretimini azaltmakla kalmıyor. Aynı zamanda:
Yatırımların geri dönüş süresi uzuyor,
Üretim tahminleri yanlış çıkabiliyor,
Şebekeye sağlanan enerji daha istikrarsız hale geliyor.
Bu durum, ulusal enerji politikalarını ve emisyon azaltım taahhütlerini de doğrudan etkileyebilir hale geliyor.
Uzmanlar, wake etkisinin olumsuz sonuçlarını en aza indirmek için bazı önlemler üzerinde duruyor:
Rüzgar çiftliklerinin arasındaki mesafenin artırılması,
Türbinlerin açılı olarak yerleştirildiği düzenlemeler (şevli dizilim),
Uyarlanabilir kontrol sistemleriyle türbin yönlerinin optimize edilmesi,
Wake etkisini hesaplayan ileri düzey yazılım modellerinin kullanımı,
Açık deniz alanlarında uluslararası iş birliğine dayalı planlamalar yapılması önerilmektedir.
Rüzgar enerjisi, temiz ve sürdürülebilir bir gelecek için vazgeçilmez bir kaynak. Ancak teknolojik ve mekânsal planlamalar doğru yapılmadığı takdirde, bu büyük potansiyel ciddi verim kayıplarına dönüşebilir. Wake etkisi, önümüzdeki dönemde rüzgar enerjisi yatırımlarında daha dikkatli ve bilimsel bir yaklaşımı zorunlu kılıyor.
Kaynak: Haber Merkezi