İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif Ersoy’un torunu Selma Argon, Safahat’ın yalnızca bir şiir kitabı değil, geçmişten bugüne ve geleceğe uzanan güçlü bir bilgi kaynağı olduğunu söyledi. Argon, Safahat’ın anlaşılmasının zor olmadığını belirterek, bu çağda “okuduk ama anlamadık” mazeretinin geçerli olmadığını vurguladı.
“ÇÖLÜN SESSİZ MİSAFİRİ: MISIR YILLARI”
Selma Argon, dedesini “Çölün sessiz misafiri” olarak tanımlayarak, Mehmet Akif Ersoy’un Mısır’a gidişinin 100. yılına dikkat çekti. Bir yıl kalmak niyetiyle gittiği Mısır’da yaklaşık 11 yıl yaşadığını hatırlatan Argon, bu dönemin Ersoy’un hayatındaki en derin yalnızlık ve tefekkür safhalarından biri olduğunu söyledi.
MISIR’IN FİKİR DÜNYASINA ETKİSİ
Argon, Mısır yıllarının 100. yılı dolayısıyla hazırlanan Sebilürreşad dergisinin özel sayısında, Ersoy’un bu dönemdeki hayatının eserlerine ve düşünce dünyasına etkilerinin ele alındığını aktardı. Bu süreçte Kur’an meali çalışmaları, İslam düşüncesiyle kurduğu bağlar ve Kudüs ile Hicaz seyahatlerinin de önemli yer tuttuğunu ifade etti.
SEBİLÜRREŞAD VE SIRAT-I MÜSTAKİM BİR GELENEKTİR
Selma Argon, Sırat-ı Müstakim ve Sebilürreşad dergilerinin yalnızca bir yayın faaliyeti değil, uzun soluklu bir fikir ve mücadele geleneğini temsil ettiğini vurguladı. Bu yayınların, Ersoy’un düşünce dünyasının şekillenmesinde ve aktarılmasında önemli rol oynadığını dile getirdi.
“OKUDUK AMA ANLAMADIK DEME HAKKI YOK”
Safahat’ın okullarda okutulması gerektiğini ifade eden Argon, eserin temiz bir aruz Türkçesiyle yazıldığını ve anlaşılmasının mümkün olduğunu belirtti. Anlaşılmayan kelimelerin günümüz teknolojisiyle kolayca öğrenilebileceğine dikkat çekerek, Safahat’ın geçmişten geleceğe ışık tutan bir ders kitabı niteliği taşıdığını söyledi.
MEKTUPLAR, GENÇLER İÇİN KIYMETLİ BİR MİRAS
Mehmet Akif Ersoy’un mektuplarının aile tarafından uzun yıllar korunduğunu anlatan Argon, bu yazışmaların daha sonra sadeleştirilerek yayımlandığını ifade etti. Mektupların, Ersoy’un gurbetteki vatan hasretini, aile özlemini ve şikayet etmeyen duruşunu yansıttığını belirten Argon, özellikle gençler için önemli bir kaynak olduğunu söyledi.
“AKİF’İ TANIMAK GELECEĞİ TANIMAKTIR”
Ersoy’un mektuplarının bugün eski Millet Meclisi binasının müze olan bölümünde sergilendiğini hatırlatan Argon, gençlerin bu belgeleri görerek duygusal bir bağ kurmasının önemine dikkat çekti. Akif’i tanımanın geçmişi ve geleceği tanımak anlamına geldiğini vurguladı.
BERLİN ZİYARETİ VE ASIM NESLİ
Selma Argon, dedesinin özel bir görevle gittiği Berlin’de yaptığı konuşmalar sonucu çok sayıda Hintli Müslümanın savaşa katılmaktan vazgeçtiğini anlattı. Berlin’de laboratuvarları gezerek Batı’daki bilimsel gelişmeleri yerinde gören Ersoy’un, bu durum karşısında büyük bir sorgulamaya girdiğini ve “Asım” karakterinin bu düşüncelerle ortaya çıktığını ifade etti.
“İYİ BİR BABA, İYİ BİR EŞTİ”
Ersoy’un ailesine büyük önem verdiğini dile getiren Argon, çocuklarının yabancı dil bildiğini, sanatla ilgilendiğini ve iyi bir eğitim aldığını söyledi. Zor zamanlarda bile ailesini ihmal etmediğini belirten Argon, dedesinin müthiş iyi bir baba ve iyi bir eş olduğunu aktardı.
ÇANAKKALE ŞİİRİ VE GÖNÜL GÖZÜ
Çanakkale şiirinin çölde yazıldığını anlatan Selma Argon, Ersoy’un bu eseri ilahi bir ilhamla kaleme aldığını ifade etti. Şiirin okuyan herkesi derinden etkilediğini söyleyen Argon, Çanakkale ve İstiklal Marşı’nın bir daha yazılmaması temennisinin, büyük bir yakarış ve vasiyet olduğunu dile getirdi.
Kaynak: AA