Limanlar ve marinalarda kullanılan dizel ve benzinli tekne motorları, yoğun gürültü kirliliğinin yanı sıra küresel ısınmayı hızlandıran ve insan sağlığı üzerinde ciddi riskler oluşturan emisyonlara sebep oluyor. Bu durum, denizcilik faaliyetlerinin çevresel etkilerini her geçen gün daha görünür hale getiriyor.
ELEKTRİKLİ TEKNELER ÇEVRECİ ALTERNATİF OLARAK ÖN PLANDA
Bu soruna çözüm olarak geliştirilen elektrikli tekneler, sıfıra yakın emisyon ve sessiz çalışma avantajlarıyla ön plana çıkıyor. Elektrikli motorlar, hem karbon salımını azaltıyor hem de liman çevresinde yaşayanlar ve çalışanlar için daha sağlıklı bir ortam sağlıyor. Ancak bu çevreci alternatifin yaygınlaşması, çeşitli yapısal engeller nedeniyle yavaş ilerliyor.
YÜKSEK MALİYET VE ALTYAPI EKSİKLİĞİ
Elektrikli teknelerin önündeki en büyük engeller; yüksek başlangıç maliyetleri, özel mühendislik gereksinimleri ve yeterli şarj altyapısının bulunmaması. Denizcilik sektöründe kullanılan birçok tekne için bu dönüşüm, ciddi finansman ihtiyacını beraberinde getiriyor.
MAINE KÖRFEZİ ELEKTRİKLİ TEKNELER İÇİN PİLOT BÖLGE
Dünyanın en hızlı ısınan su kütlelerinden biri olarak gösterilen Maine Körfezi, deniz taşıtlarının elektrifikasyonu konusunda ilk adımların atıldığı bölgelerden biri haline geldi. İklim değişikliğinin balıkçılık üzerindeki olumsuz etkileri, bölgedeki çalışanları alternatif çözümlere yönlendiriyor.
SİVİL TOPLUM DESTEĞİYLE ÖRNEK PROJELER HAYATTA
Kar amacı gütmeyen Island Institute adlı kuruluş, Planson’un şirketi tarafından geliştirilen bir tekne de dahil olmak üzere yaklaşık 20 elektrikli teknenin finansmanına ve inşasına destek sağladı. Kuruluştan Lia Morris, bu tür projelerde insanların teknolojiyi sahada görmesinin büyük önem taşıdığının altını çiziyor.
ELEKTRİKLİ DENİZ TAŞIMACILIĞI DÜNYAYA YAYILIYOR
Elektrikli ve hibrit deniz taşıtlarına yönelik çalışmalar Maine ile sınırlı değil. Nova Scotia’da yerli bir topluluk elektrikli ıstakoz avcı teknesi geliştirirken; Washington, New York ve Kaliforniya gibi ABD eyaletleri ile Amsterdam ve Londra gibi Avrupa şehirlerinde toplu taşımada elektrikli veya hibrit feribotlar giderek çoğalıyor.
S.S. BADGER FERİBOTU DÖNÜŞÜMÜ DİKKAT ÇEKİCİ
Michigan Gölü’nde sefer yapan ve kömürle çalışan yaklaşık 125 metre uzunluğundaki S.S. Badger feribotunun daha sürdürülebilir bir sisteme dönüştürülmesine yönelik proje, denizcilikteki dönüşümün en dikkat çekici örneklerinden biri olarak ön plana çıkıyor.
ELEKTRİKLİ TEKNELERDE EN BÜYÜK ENGEL
Elektrikli deniz taşıtlarına geçişin önündeki en büyük engel ise maliyetler. Washington eyaletinin 2040 yılına kadar feribot filosunu dizel-elektrik hibrit sisteme dönüştürmeyi hedefleyen programının maliyeti yaklaşık 6 milyar dolar olarak hesaplanıyor. Daha küçük ticari elektrikli teknelerin maliyeti bile 100 bin dolara çıkabiliyor.
HİBE VE KAMU DESTEĞİ KRİTİK ROL OYNUYOR
Bu tür projeler, büyük ölçüde sivil toplum kuruluşları ve federal kurumlardan sağlanan hibelerle hayata geçiriliyor. Bunun yanı sıra, şarj istasyonlarının kurulması ve bu sistemleri onarabilecek uzman teknisyenlerin yetiştirilmesi de dönüşüm sürecinin önemli parçaları arasında bulunuyor.
KIRSAL BALIKÇI TOPLULUKLARI İÇİN ALTYAPI SORUNU
Özellikle elektrik şebekesine erişimin sınırlı olduğu kırsal balıkçı topluluklarında, şarj altyapısının kurulması ciddi bir zorluk oluşturuyor. Bu durum, elektrikli teknelerin yaygınlaşmasını daha da yavaşlatıyor.
“KÜÇÜK ADIMLAR UMUT VERİCİ”
Island Institute yetkilisi Lia Morris, federal düzeydeki politik belirsizlikler nedeniyle eyalet bazlı çalışmalara odaklandıklarını vurguluyor. Sürecin yavaş ilerlediğini kabul eden Morris, Portland Limanı’nda Maine’in ilk elektrikli tekne şarj cihazının devreye alınmasını önemli bir başarı olarak değerlendiriyor.
ELEKTRİKLİ TEKNELER İÇİN POLİTİKA VE FİNANSMAN
Morris’e göre elektrikli deniz taşıtlarının yaygınlaşabilmesi için büyük ölçekli politika adımlarına ve güçlü finansman mekanizmalarına ihtiyaç var. Kıyı şarj altyapısının geliştirilmesi ve teknolojinin ölçeklenmesi, bu dönüşümün hızlanması açısından kritik olarak görülüyor.
Haber Merkezi