anani kanguru gibi ziplatip sikiyorum

Türkiye Afrika’da tarımda ne yapıyor?

Erdoğan ve ekibinin sık yaptığı Afrika ziyaretleri, düzenlenen ticaret forumları, toplantılar, THY’nin onlarca uçuşu, hepsi aynı amaçla işliyor.
 Tarih: 09-06-2022 11:40:56
Türkiye Afrika’da tarımda ne yapıyor?

Türkiye’nin Afrika’da kiraladığı topraklar geçtiğimiz yıl epey gündem oldu. Bu alışverişe bir yanda büyük projeler, dev yatırımlar gözü ile bakılırken; diğer yanda, bu topraklarda ne ekilecek, kim ekecek, ekilen kim tarafından nasıl tüketilecek, Türkiye’de ekilmeden bekleyen topraklar ne olacak sorularının yanıtları kimde var, pek bilen yok.

Afrika’nın verimli topraklarının kiralanması ya da satılması, özellikle de emperyalist ülkelerin tarım ve gıda krizine çare üretme girişimleri üzerinden son yıllarda önem kazandı.

Dünya Ticaret Örgütü’nün 2013 kaynaklı bir raporuna göre Afrika’dan en fazla toprak alan ülkelerin başında İngiltere, ABD ve Çin geliyor. Bu listenin alt sıralarına, yani kıtaya ilgi gösteren ülkeler arasına daha güncel olarak Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Rusya, Japonya, İsrail ve Türkiye de eklendi. Yaşlı kıtanın kaderi ne yazık ki değişmiyor: Ucuz emek gücü, görece genç yaş ortalaması, emekçilerin haklarına ilişkin düzenlemelerin oldukça geri olması, kabile düzeninin her tür patron manipülasyonuna açık olması gibi sermaye açısından iştah kabartıcı özellikleri ve bunun üstüne verimli ve işlenmeye açık toprakları, talana açık maden ve fosil yakıt havzaları...

Afrika ülkelerinin de toprak kiralama ya da satmayı bir ekonomi politikası olarak benimsediği söylenebilir. Bunlar arasında Kongo ve Sudan en fazla toprak kiraya veren ülkeler. Bu ülkeler topraklarını ya satmayı ya da yüz yıl gibi çok uzun süreler, yani neredeyse süresiz olarak kiralamayı tercih ediyor. Örneğin Kongo, yüzölçümünün dörtte birine denk düşen 8,1 milyon hektar tarım arazisini kiraya vermiş durumda. Bu elbette kiralayan devlet ve burjuvazi açısından oradaki çalışma ilişkilerine, toplumsal yaşama ve siyasete de müdahil olmak demek.

'Bir asır sonrasına hazırlık'
Türkiye’den sermaye sahiplerinin ve TİGEM’in 2013’ten bu yana Afrika ülkelerinde tarım amaçlı toprak kiraladığı çok kez basına yansıdı. Bu ülkeler arasında Sudan, Zambiya, Etiyopya, Nijer ve Nijerya bulunuyor.

Erdoğan da geçtiğimiz aylarda yaptığı bir konuşmada, Türkiye’nin toprak kiralamada amacının bir asır sonrasının taleplerine hazırlık yapmak olduğunu savunmuş, “ülkenin Sudan’da Nijer’de niye toprak kiraladığını anlayamayanlar”ı çapsızlıkla suçlamıştı.

Diğer yandan yüz yıl sonrasının taleplerine hazır olmayı bırakın, yarın hangi adımı atacağını, hangi ters manevrayı yapacağını bilemediğimiz bir iktidarın Afrika’da kiralanan topraklara iişkin uzun vadeli bir planlama içinde olduğuna inanmak son derece güç.

Bizzat Anadolu Ajansı’nda Afrika’daki dış ülke tarım faaliyetlerinin “az masrafla çok kazanç fırsatı” olarak kıtanın istismar edilmesi anlamına geleceğinin ifade edildiği makaleler de yayımlanıyor; ancak “emperyal heveslerle hareket etmeyen, rekabetçi olmayan Türkiye”nin altı çizilerek.

Az masrafla çok kazanç hedeflerinin ve sınırlarından binlerce kilometre uzağa yatırım yapmanın hangi heveslerle açıklanacağına pek değinen yok. Bölgedeki kâr olanaklarının peşinden koşan onlarca başka aktör varken rekabetsiz bir senaryo nasıl mümkün olur, buna değinen de yok.

Onun yerine, Afrika’ya dönük sermaye yatırımlarına meşru bir görüntü kazandırmak konusunda epey çaba harcanıyor. İktidara yakın kalemler tarafından Afrika’ya ilişkin Osmanlı dönemindeki “insani ilişkiler” üzerinden bir tarih anlatısı yapılıp, uzun bir aradan sonra nihayet son yirmi yılda ilişkilerin yeniden toparlandığı iddia ediliyor.

Ticaret hacmi 20 katına çıktı
Bunun somut karşılığı olarak, TÜİK verileri Türkiye'nin Afrika kıtasıyla ticaretinin 2002 yılında 4,3 milyar seviyesinden, 2020'de yaklaşık 22 milyar dolara çıktığına işaret ediyor. TİKA’nın Afrika’daki ofisi de 2005’te Etiyopya’da açıldı ve aradan geçen 17 yılda bu sayı 22’ye yükseldi. Kıta ile ilişkiler özellikle son on yılda ivme kazandı. Yine TİKA’nın kendi raporlarında Afrika’da son 5 yılda tarım, hayvancılık, ormancılık ve balıkçılıkta 210 projeyi, gıda yardımı ve gıda güvenliğinde 144 projeyi tamamladığı belirtiliyor.

Toprak kiralama konusunda ilk adım ise 2013 yılının Ocak ayında, bereketli topraklara sahip olan Sudan’da gerçekleşti. Görevde olduğu sırada Erdoğan ile son derece sıkı ilişkileri bulunan devrik diktatör El Beşir döneminde, Sudan’da Beyaz Nil Nehri kenarında 99 yıllığına 500 bin hektar arazi kiralandı. Ancak ülkede yaşanan ve darbe ile sonuçlanan ve sonrasında da durulmayan, hükümet değişiklikleri ile giden süreç nedeniyle sebze meyve yetiştirilmesi planlanan arazide tarım faaliyeti başlamamış görünüyor. Dahası söz konusu ikili anlaşmaların sürekliliğine ya da geçerliliğine ilişkin pek bilgi yok. Diğer yandan aynı ülkeye ait Sevakin Adası’nda Türkiye’ye 2018 itibariyle 99 yıllığına tahsis edilmiş bir askeri üs de; ekonomik, askeri, diplomatik ve politik ilişkilerin birbiri ile ne kadar iç içe geçtiğinin bir göstergesi.

Yine 2013’te Etiyopya’nın Omo Vadisi’nde 25 yıllığına kiralanan 50 bin hektarlık bir arazide ELSE Şirketler Grubu patronu Seyfettin Koçak, İmam Altınbaş ve Kasım Külek Öz pamuk yatırımı yapmaya başladı. Çoğu yerel halktan oluşan işçilerin ayda 30-50 dolara çalıştırılıyor olması ise patronlar tarafından “sayemizde düzenli maaşları oldu” şeklinde açıklanabildi. Sabah gazetesinin 2014 yılında yayımladığı bir habere göre yurtdışında arazi kiralama konusunda Anadolu Grubu, Cevahir Holding, Altınbaş Holding dikkat çeken gruplar arasındaydı.

Daha güncel olarak, 2020 yılında, Nijer’de 1 milyon hektarda tarım yapılacağı ve buna ilişkin projeler hazırlandığı, özel sektörün yatırıma davet edildiğine ilişkin haberler basına yansımıştı. Ancak bu projelerin de akibeti ve tarım faaliyetlerinin ne durumda olduğu bilinmiyor. Diğer yandan Türkiye sermayesi, içme suyuna erişim oranının yüzde 56 olduğu Nijer’in ilk AVM’si ya da ilk 15 katlı binasını inşa ediyor olmak gibi “gurur”lara da sahip.

Bu ülke ile ilişkilerin Anadolu Ajansı’nın Nijer Haber Ajansı ile anlaşma imzalaması ya da Afrika “yardımlarının” Diyanet TV’nin favori yayın konularından biri olması gibi boyutları da var. Son olarak Şubat 2022’de Güney Sudan ile bir tarım işbiriği anlaşması imzalandığı duyuruldu.

Elbette Afrika’da yatırımlar tarım sektörü ile sınırlı değil; enerji, eğitim, sağlık, kültür ve birçok başka alan da söz konusu. Bu yazıda değinilmeyen ve görece daha ağırlıklı olan bir diğer sektör inşaat; özellikle de ulaşım ve altyapı inşaatları. Havalimanı işletmeciliği, baraj, hastane, stadyum gibi büyük projelerde de sıklıkla Türk sermaye gruplarının isimleri geçiyor. Bölgeye yatırım yapan firmalara hazine garantili finansman sağlanıyor olması da iktidarın Afrika açılımı düşünüldüğünde şaşırtmıyor.

Afrika, Erdoğan iktidarı için hem “size en iyi ben hizmet ediyordum, hâlâ da öyle” dediği sermayeye sunabileceği kaynak ve sömürü olanakları bakımından farklı bir alternatif, hem dış politikada emperyalist bloklar karşısında zaman zaman yaşadığı sıkışmaya karşı elinde bulundurduğu yeni bir kart anlamına geliyor.

Erdoğan ve ekibinin sık sık, hatta kıta dışından bir ülke olduğu düşünülecek olursa rekor düzeyde, yaptığı Afrika ziyaretleri, düzenlenen ticaret forumları, toplantılar, THY’nin onlarca uçuşu, hepsi aynı amaçla işliyor.

Covid-19 sonrası dönemde içeride ve dışarıda gücünü toparlayabilmesi adına da iktidarın burada elde ettiği ağırlık önemli bir yere sahip.

  Kaynak: soL
  YORUMLAR 0 Yorum YORUM YAP
Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  DİĞER EKONOMİ Haberleri
HABER ARŞİVİ
Tüm Anketler
Web sitemize nasıl ulaştınız?
BİZİ TAKİP EDİN
  • YUKARI