Tarım Yazarı Alparslan Tekbaş, Enerji Haber’e özel değerlendirmesinde, Türkiye’nin 2026 yılında Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı (COP31)’e ev sahipliği yapacak olmasının yalnızca diplomatik bir organizasyon değil, aynı zamanda ekonomik, çevresel ve stratejik bir kırılma noktası olduğunun altını çizdi.
Tekbaş’a göre COP31, Türkiye’nin iklim diplomasisinde “izleyen” değil, artık “karar verici” ülkeler arasına girdiğinin en somut göstergesi.
COP31 NEDEN TARİHTE BİR İLK?
Alparslan Tekbaş, COP31’in uluslararası iklim müzakereleri açısından benzersiz bir modelle hayata geçirileceğine vurgu yaptı. Buna göre zirve, “Ortak Başkanlık (Dual Presidency) Modeli” ile düzenlenecek.
Bu model kapsamında Türkiye ev sahibi ve siyasi başkan, Avustralya ise müzakere başkanı olarak belirlendi. Daha önceki COP’larda başkanlık tek bir ülkede toplanırken, COP31 ile birlikte Birleşmiş Milletler tarafından resmen tanımlanan ilk gerçek ortak başkanlık modeli uygulanacak.
Tekbaş, bu yapının Türkiye’yi sadece organizatör değil, müzakere süreçlerinin siyasi yönlendiricisi konumuna taşıdığını belirtti.
NEDEN TÜRKİYE SEÇİLDİ?
Türkiye’nin COP31 ev sahipliğinin bir diplomatik jest değil, son yıllarda atılan somut ve teknik adımların sonucu olduğunu belirten Tekbaş, öne çıkan başlıkları şu şekilde sıraladı sıraladı:
2053 Net Sıfır Emisyon hedefi doğrultusunda yasal ve kurumsal altyapının oluşturulması,
Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) hazırlıklarının hızlandırılması ve AB’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) ile uyum süreci,
Türkiye’nin ilk Şeffaflık Raporu’nun (BTR) Birleşmiş Milletler tarafından “örnek uygulama” olarak gösterilmesi,
Bu adımların, Türkiye’nin iklim raporlaması, veri yönetimi ve politika tutarlılığı açısından uluslararası standartları yakaladığını ortaya koyduğunu vurguladı.
COP31’İN EKONOMİYE VE YEŞİL DÖNÜŞÜME ETKİSİ
Alparslan Tekbaş’a göre COP zirveleri yalnızca çevre politikalarının değil, aynı zamanda büyük bir ekonomik çarpan etkisinin de merkezinde bulunuyor.
COP31 kapsamında Türkiye’nin 50–70 bin kişilik bir uluslararası hareketliliği ağırlaması bekleniyor. Bu durumun;
Turizm ve konaklama
Lojistik ve ulaşım
Uluslararası medya ve tanıtım
alanlarında milyarlarca dolarlık ekonomik hacim oluşturacağının altını çizen Tekbaş, asıl kritik etkinin ise yeşil yatırımlar tarafında görüleceğini söyledi.
Uluslararası fonların, yeşil finans kuruluşlarının ve yatırımcıların Türkiye’ye yönelmesinin;
Yeşil teknoloji
Elektrikli ulaşım
Kurumsal sürdürülebilirlik yatırımları
başlıklarında süreci ciddi biçimde hızlandıracağını belirtti.
COP31’DE MASAYA GELECEK KRİTİK BAŞLIKLAR
Tekbaş, COP31’in gezegenin geleceği açısından belirleyici kararların alınacağı bir zirve olacağına dikkat çekerek şu başlıkları ön plana çıkardı:
1,5°C hedefi: Küresel sıcaklık artışının bu eşiği fiilen aşmasının ardından, hedefe nasıl geri dönüleceği tartışılacak
Fosil yakıtlardan çıkış: Kömür, petrol ve doğalgaz bağımlılığının azaltılması için somut takvimler gündeme gelebilir
Yıllık 1,3 trilyon dolarlık iklim finansmanı: Gelişmekte olan ülkelerin talep ettiği fonun kaynakları ve dağıtım mekanizmaları netleştirilecek
Kayıp ve Zarar Fonu: İklim felaketlerinden etkilenen ülkelere tazminat sağlayacak yapının işleyişi belirlenecek
TÜRKİYE İÇİN EV SAHİPLİĞİNİN ÖTESİNDE
Alparslan Tekbaş, COP31’in Türkiye açısından yalnızca bir ev sahipliği değil, uzun vadeli ulusal politikaları şekillendirecek bir dönüm noktası olduğunu vurguladı. Bu sürecin üç temel sonucu olacağını vurguladı:
Ortak başkanlık modeliyle Türkiye, iklim müzakerelerinde yön veren ülkeler arasındaki konumunu güçlendirecek.
ETS’nin devreye girmesiyle sanayi sektörü SKDM’ye uyum sağlayacak, ihracatta rekabet gücü artacak.
Türkiye’nin 2035 azaltım hedeflerini içeren Yeni Ulusal Katkı Beyanı (NDC 3.0)’nı COP31’de dünyaya açıklaması bekleniyor. Bu adım, tüm sektörler için yeni bir yol haritası anlamını taşıyor.
COP31’E EV SAHİPLİĞİ YAPACAK ŞEHİR HANGİSİ OLACAK?
Ev sahibi şehir konusunda henüz resmi bir karar açıklanmış değil. Ancak kulislerde;
İstanbul (lojistik ve ulaşım avantajı)
Antalya (kongre ve turizm altyapısı)
İzmir (sürdürülebilirlik ve çevre vizyonu)
öne çıkan adaylar arasında bulunuyor.
Tekbaş, şehir tercihi ne olursa olsun COP31’in Türkiye’yi küresel iklim eyleminin merkezlerinden biri haline getireceğinin altını çizerek, “Bu fırsat doğru yönetilirse, Türkiye’nin yeşil dönüşüm hikayesi hızlanır ve uluslararası yatırımcı ilgisi kalıcı hale gelir” değerlendirmesinde bulundu.
Haber Merkezi