Milli İstihbarat Akademisi'nin (MİA) hazırladığı "Küresel Belirsizlik Çağında ABD Gümrük Tarifeleri: Türkiye için Stratejik Fırsatlar ve Riskler" başlıklı rapora göre, ABD’nin gümrük tarifeleri sadece sanayi ve ticaret ürünlerinde değil, enerji piyasaları üzerinde de doğrudan etkiler yaratıyor.
YENİ AVANTAJLAR
Trump döneminde başlayan korumacı politikalar, özellikle enerji ithalatı ve ihracatında fiyat dalgalanmalarını artırıyor. Raporda, 750 milyar dolarlık enerji alım taahhüdü gibi büyük ölçekli anlaşmaların, Avrupa Birliği açısından uzun vadede ciddi riskler içerdiği vurgulanıyor. Bu, Türkiye gibi enerji arz güvenliği ve çeşitliliği hedefleyen ülkeler için stratejik fırsatlar doğuruyor.
TÜRKİYE’NİN ENERJİ STRATEJİSİ İÇİN FIRSATLAR
Türkiye, uygulanan tarifeler karşısında %15’lik bir avantajla öne çıkıyor. Bu, enerji sektörü açısından şu açılardan önemli:
Kaynak çeşitliliği: Türkiye, LNG, boru hattı gazı, yenilenebilir ve yerli enerji kaynaklarıyla çeşitlilik sağladığı için ABD tarifelerinden nispeten sınırlı düzeyde etkileniyor.
Savunma ve yüksek teknolojiyle bağlantılı enerji ihtiyacı: Raporda savunma ve yarı iletken sektörleri öne çıkıyor; bu sektörler aynı zamanda yüksek enerji tüketimi gerektiriyor. Bu nedenle enerji arz güvenliği, Türkiye’nin rekabet üstünlüğünü sürdürmesinde hayati bir rol üstleniyor.
Kimya ve tekstil sektörleri: Raporun işaret ettiği bu sektörler, enerji yoğun üretim süreçleri nedeniyle uygun fiyatlı ve istikrarlı enerji tedarikine ihtiyaç duyuyor. Bu aşamada Türkiye’nin yaptığı LNG anlaşmaları ve yenilenebilir enerji yatırımları, önemli bir rekabet avantajı sunuyor.
ENERJİ ARZ GÜVENLİĞİ VE TARİFELER
ABD tarifeleri, küresel petrol ve LNG piyasalarında belirsizlik oluştururken, Türkiye’nin son dönemde attığı uzun vadeli LNG anlaşmaları (örneğin Mercuria ile yapılan 20 yıllık kontrat) raporun işaret ettiği fırsatlarla örtüşüyor. Söz konusu anlaşmalar, enerji arz güvenliğini güçlendirirken Türkiye’nin sanayi üretimi ve ihracat kapasitesine de katkı sağlıyor.
AVRUPA İÇİN KAYIP, TÜRKİYE İÇİN FIRSAT
AB’nin ABD ile gerçekleştirdiği yüksek miktarlı enerji alım anlaşmaları Avrupa’nın bağımlılığını artırırken, bu durum Türkiye’nin enerji transit merkezi olma hedefini daha da destekleyebilir. Enerji koridorları (TANAP, TürkAkım, Doğu Akdeniz LNG yatırımları) Türkiye’ye, hem bölgesel enerji güvenliği hem de ticari rekabet açısından avantaj sağlıyor.
YEŞİL EKONOMİ
Raporda, Türkiye’nin yeşil ekonomi ve dijital dönüşüm yatırımlarına ağırlık vermesi gerektiği vurgulanıyor. Enerji perspektifinden bakıldığında bu, yenilenebilir enerji kapasitesinin artırılması, enerji depolama ve batarya teknolojilerine yatırım yapılması, ayrıca AR-GE ile yerli enerji teknolojilerinin (güneş panelleri, rüzgar türbinleri, küçük modüler reaktörler vb.) geliştirilmesi açısından kritik önem taşıyor.
FARK YARATARAK ÖNE ÇIKMA
MİA’nın değerlendirmesine göre, ABD’nin uyguladığı tarifeler küresel ticarette belirsizlik yaratırken Türkiye’ye stratejik fırsatlar da sunuyor. Bu fırsatlar, özellikle LNG ve doğalgaz anlaşmaları, Türkiye’nin enerji transit merkezi konumu ve yenilenebilir yatırımların güçlendirilmesi sayesinde daha görünür hale geliyor. Böylece Türkiye, enerji politikalarıyla raporun işaret ettiği “pozitif ayrışmayı” destekleyen adımlar atma potansiyeline sahip bulunuyor.
Haber Merkezi